ÜYE GİRİŞİ ÜYE OLMAK İÇİN ALTTAKİ LİNK İ TIKLA

TEKİRDAĞ TARİHİ

GEÇMİŞTEN GÜNÜMÜZE TEKİRDAĞ

Genel Bilgiler



5.jpg
TEKİRDAĞRESİMLER
TEKİRDAĞ FOTOĞRAFLAR
TEKİRDAĞ MANZARALAR
TEKİRDAĞ GÖRÜNTÜLER
TEKİRDAĞ TARİH
TEKİRDAĞ
Yüzölçümü: Tekirdağ, Türkiye’nin kuzeybatısında, Marmara denizinin kuzeyinde ve tamamı Trakya topraklarında yer alan 3 ilden biri olup, 6313 km2. yüzölçümüne sahiptir.
10.jpg
Nüfus: 2000 yılı sayım sonuçlarına göre, Tekirdağ’ın nüfusu 623.591’dir. Türkiye geneline göre İlde nüfus artışı düşüktür. Esasen turistik özellikleri, ticari ve sanayi gelişime uygunluğu bakımından hızlı bir nüfus birikimine elverişlidir. Tekirdağ’ın Merkez İlçe ile birlikte 9 ilçesi, 24 kasabası ve 256 köyü bulunmaktadır.
9.jpg
Coğrafya: Marmara denizi ve Karadeniz’e kıyısı bulunan Tekirdağ ili; Türkiye’de iki denize kıyısı olan 6 ilden biridir. Marmara denizinin kuzeyinde ve tamamı Trakya topraklarında yer alan Tekirdağ; doğudan Silivri ve Çatalca ilçeleriyle, kuzeyden Kırklareli iline bağlı Vize, Lüleburgaz, Babaeski ve Pehlivanköy ilçeleriyle çevrili olup, Kuzeydoğudan Karadeniz’e 1.5 km.lik bir kıyısı bulunmaktadır.
2.jpg
Topografya: Trakya-Kocaeli Penepleni üzerinde bulunan Tekirdağ il topraklarının yeryüzü şekilleri bakımından % 75.2’si platolar, % 15.5’i ovalar, % 9.3’ü dağlarla kaplıdır. Genel olarak yüksek dağlar, dik yamaçlar ya da vadiler yoktur. Marmara Denizi boyunca akarsularca taşınmış alüvyonlarla kaplı kıyı ovaları vardır. Platolar bir aşınma yüzeyi karakterindedir. Kuzeyinde Istıranca, Güney kesimlerinde ise Tekir Dağı ve Koru Dağı ile Ganos Dağları bulunmaktadır.
6.jpg
İklim: Tekirdağ, genel nemlilik indislerine göre bulunan hidrografik bölgelerden yarı nemli iklim tipi içine girmektedir. Yağış rejimi bakımından Akdeniz yağış rejimi kategorisinde bulunmaktadır.
12.jpg
Akdeniz İkliminin etkileri görülen Tekirdağ sahil şeridinde yazlar sıcak, kışlar ılıktır. Ergene havzasını içine alan kıyı ardı şeridinde, daha ziyade kara iklimi hakimdir. Toprağa düşen yağış türü genellikle yağmur olup, kar yağışı azdır. İklimin mutedil oluşu ziraatın yapılmasını kolaylaştırır. Tekirdağ’da ortalama olarak en az yağış Ağustos, en fazla Aralık aylarında görülür. Şarköy-Kumbağ arasındaki kıyı şeridi Akdeniz iklimi karakterindedir. Bu özelliği, kuzeyinin kıyıya paralel uzanan dağlarla kaplı olmasından ve denizin ılıtıcı etkisinden ileri gelmektedir.
4.jpg
İç kesimler kara ikliminin etkisi altındadır. Özellikle kışın kuzey Avrupa ikliminin etkileri görülür. Bu bakımdan kendisine ait özel bir iklim tipi yoktur. Yazlar genellikle Akdeniz’de olduğu gibi kurak ve sıcaktır. Sibirya antisiklonu Balkanlar üzerinden buralara geldiğinden kışın kuru ve dondurucu soğuklar olur. İç kesimler Marmara’nın yumuşatıcı etkisinden yoksundur. Tekirdağ İl merkezinde sahil şeridinde Temmuz ayında 25 derecelik bir sıcaklık, Çorlu ve dolaylarında 26-30 derece civarındadır.
8.jpg
Tekirdağ, yazın ve kışın çok rüzgarlıdır. Hakim ve sürekli rüzgar poyraz, ikinci önemli rüzgar lodostur. Orta Avrupa’da yüksek basınç olduğu müddetçe poyraz, Trakya ve Tekirdağ’da şiddetli eser. Basınç azaldığında poyraz yalnız gündüzleri eser ve meltem karakterini kazanır.
1.jpg
Lodos Trakya’ya Meriç vadisinden girdiği için Çorlu gibi iç kesimlerdeki ilçelerde çok eser. Tekirdağ ve sahil şeridinde sık fakat kısa sürelidir. Mart, Nisan ve Mayıs aylarındaki esintileri yağmur getirir.
11.jpg
Bitki örtüsü ve doğal hayat: Tekirdağ bitki örtüsü bakımından oldukça fakirdir. En belirgin özelliği Marmara Denizi’ne bakan yamaçlara iklim tipine uygun olarak gelişme gösteren makiler ve fundalıklardır. Kısmen kara ikliminin etkisi altında bulunan iç kesimlerde kışın yapraklarını döken meşe türleri, gürgen, dişbudak, gümüşi ıhlamur, çınar ve karaağaç görülmektedir. Akarsu boylarının karakteristik ağacı söğüttür.
3.jpg


Hayvan Türleri ve Hayvancılık : Tekirdağ ilinde tarımsal gayri safi üretim değerinin % 25 i hayvancılıktan karşılanmaktadır. Meraya dayalı hayvancılıkta sayısal azalma görülürken, büyükbaş hayvan sayısında artış gözlenmektedir. Yabani hayvan türleri ise (Bakınız Av Turizmi)
7.jpg
Tarihçe: Anadolu, yakın Doğu ve Avrupa arasındaki göç, istila,ticaret, kültür, alışveriş gibi her türlü ilişkinin Trakya üzerinden gerçekleşmesi, günümüzde olduğu gibi geçmişte de bölgemizin en önemli özelliği olmuştur.


Tekirdağ’da Eski Taş devrinin üst tabakalarına ait yerleşmelerine, Saray ilçesindeki Güneş kaya ve Güngörmez vadilerinde bulunan mağaralarda rastlanmıştır. (İ.Ö.40000-10000)Şarköy, ilçesinde ilk toprağa yerleşme dönemine ait (Neolitik) taş balta üretim merkezleri bulunmuştur.(İ.Ö.8000-5000) Marmara Denizi boyunca bazı nehir ağızlarındaki yerleşmelerde, Kalkolitik Çağ (Top tepe İ.Ö. 4300) yerleşmeleri ile yine sahil boyunca Troya’nın 1. ve II. Tabakasına ait çağdaş yerleşmelerin yer aldığı, Tekirdağ Müze Müdürlüğünce tespit edilmiştir. (İlk Tunç Çağı I-II 3000-2400)İ.Ö. 1400-1000 yılları arasında bir göç dalgası ile Trakya’ya gelen, Trakya’da Proto-Trak olarak tanımlanan, toplumsal örgütlenme bakımından çok daha geri düzeyde topluluklar bulunmaktaydı.


Traklar göçebe topluluklar halinde yaşarken İ.Ö. 8-6 Yüzyılda Ege adalarından gelen Samos’lu kolonistler Marmara Denizi kıyılarında koloni şehirleri kurmuşlardır. Bunların en önemlileri bugünkü Tekirdağ sınırları içinde bulunan Perinthos (Marmara Ereğlisi) ve Bisanthe (Barbaros) dır, Trakya bölgesi İ.Ö.546-430 yılları arasında doğudan gelen Pers istilasına uğramış ve Pers egemenliği altında kalmıştır.


İ.Ö. 352 yılında Makedonya Kralı II. Philip Trakya üzerine düzenlediği seferde, İpsala’dan M.Ereğlisi yakınlarına kadar olan sahil bölgelerini işgal etti. Perinthos (M.Ereğlisi) büyük bir direniş gösterdi. II.Philip’ten sonra yerine geçen ve Hindistan’a kadar sefer yapan Büyük İskender Perinthos (M.Ereğlisi)’ni ele geçirdi. Ölümünden sonra bu bölge Lysımochos’un hakimiyetine girdi. Bölge; İ.Ö. 30 yılında Roma İmparatorluğu hakimiyetine girene kadar Makedon ve Odris kralları arasında sürekli el değiştirmiştir.


Tekirdağ Geç Roma döneminde İ.S.3. Yüzyılda Rhaedestus ismi ile tarih sahnesine çıkmış olup, Bizans döneminde Rodosto ismi ile anılmıştır. Osmanlılar 14. Yüzyılda Tekirdağ’ı Bizans Tekfurlarından aldıktan sonra, Rodosto adı Rodosçuk’a dönüşmüştür. 18. Yüzyıla kadar bu isimle anılan Rodosçuk, sonradan Bizans tekfurları dolayısıyla verildiği öne sürülen “Tekfurdağı” adıyla anılmaya başlanmış, Cumhuriyetten sonra 1927 yılında İl olarak Tekirdağ adını almıştır.


TEKİRDAĞ CAMİLER
Ertuğrul mahallesindedir. 1553 tarihli camii Kanuni Sultan Süleyman'ın Damadı Rüstem Paşa yaptırmıştır. Camii avlusuna yalın bir kapıdan girilir. Avludaki mermer şadırvan, kurşun kaplı beşgen çatıyla örtülüdür. Kuzeydeki çift devaklı son cemaat yeri, ana mekanda yanlara doğru taşar. Dış son cemaat yeri ahşap çatı, iç son cemaat yeri ortada haç tonoz, yanlarda ikişer kubbe ile örtülüdür. Taç kapı dikdörtgen bordürlü ve mukarnaslıdır. Yapı kitabesi büyük bir pano içerisinde mukarnasların altında, onarım kitabesi (1841) ise sağdaki mihrabiyenin üstündedir. Kare planlı ana mekan kubbeyle örtülüdür. Kubbeye geçiş tromplarladır. Köşelerdeki taşıyıcı payelere oturmaktadır. Taşıyıcı ayakların arasındaki sivri kemerli nişlerle kare plana devinim kazandırılmıştır. Kubbe kasnağı dıştan da payandalarla desteklenmiştir. Kubbedeki alçı kabartma çiçek ve çelenkler dışında bezeme yoktur. Yalın bir yapıdır. Mukarnaslı mihrap dikdörtgen silmelidir. Mermer minberin yan aynalık ve korkulukları geometrik motiflidir. Camii ana mekan duvarları ile kubbe kasnağındaki pencerelerle aydınlık bir görünüm kazanmıştır. Kuzey batıdaki çokgen gövdeli tek şerefeli minarenin kemerli girişi taç kapının sağındadır.
Ertuğrul mahallesindedir. Yapım kitabesi yoktur. İlk yapı yanmıştır. Kaynaklardan bu yapının 1830'da Zahire Nazırı Tekirdağlı Ahmet Ağa tarafından yaptırıldığı anlaşılmaktadır.Cami önündeki sekizgen şadırvan perde motifleriyle bezelidir. Motiflerin üstündeki yazı kuşağı her yüzde ikişer pano içindedir. 1836'da yapıldığı anlaşılan şadırvan, ahşap çatıyla; uzun dikdörtgen planlı iki katlı son cemaat yeri düz çatı ile örtülüdür. Sundurmalı taç kapıdan ana mekana girilir. Dikdörtgen planlı ana mekanın üç yanı kadınlar mahveli ile çevrilidir. Üst kat mahvelinin ortasında dairesel çıkıntı biçiminde müezzin mahfili yer alır. Altıgen mihrap nişi istiridye motiflidir. Alınlığı kıvrık dal ve çiçek motifleriyle bezenmiştir. Mihrap nişi istiridye motiflidir. Bu niş ana mekandan ayrı dikdörtgen bir bölme içindedir; sağında minber, solunda vaaz kürsüsü bulunmaktadır. Minber ve kapı üstündeki motiflerden başka bezeme yoktur.
Kapıdaki kitabeden bugünkü yapının eski camiinin yerine yaptırıldığı yazmaktadır.1854-1855 yılların da Kürkçü Sinan Ağa tarafından yaptırılmıştır. Hükümet Caddesindedir. Duvarlar moloz taştır. Dikdörtgen planlı ana mekan ile buna eklenmiş kare planlı bir bölüm ve son cemaat yeri, ahşap çatı ile örtülüdür. Batı duvarına bitişik basamaklarla ikinci kata, girişin sağındaki basamaklarla kadınlar mahveline çıkılır. Taç kapının önünde iki ahşap sütunlu sundurma vardır. Aydınlanma, duvarlar ve kubbe kasnağındaki pencerelerle sağlanmıştır. Ahşap tavanda iki süs görülmektedir. Doğu ve batı duvarlarındaki gömme ayakları başlıkları, akantus yaprakları ve çelenklerle bezelidir. Başlıklardaki panolarda halife adları yazılıdır. Barok biçimindeki Mihrap nişinin yanlarında akantus yaprakları ile bezeli ayaklar vardır. Mihrap kavsarası motifli alçı süslemelidir.
Malkara İlçesi Camiatik mahallesinde şehitlik abidesinin kuzey batısında yer alır. Bizanslılar zamanında kilise olduğu, Osmanlıların Malkara'yı zaptı sırasında mescit'e çevrilmiş olduğu söylenmektedir.(1365) Batı kapısı üzerindeki kitabeye göre de Yıldırım Beyazıt (1389-1402) tarafından Gazi Süleyman Paşa adına camiye çevrildiği anlaşılmaktadır. Vakıflar Genel Müdürlüğündeki kaydına göre 1365 tarihinde yapılmıştır. 1.151 m² alan üzerine 284 m² alan kaplayan caminin cemaat kapasitesi 600 kişidir. Cami 1306 hicri, 1888/89 miladı yılında Sultan Abdülhamit'in emriyle büyük bir onarım geçirmiştir. Bu onarıma ait kitabe kuzey taç kapısının üzerinde yer alır. Daha sonra bazı ilaveler yapılarak bugünkü haline getirilmiştir. Halen mevcut olan minaresi daha sonra inşa edilmiştir. Gazi Süleyman Paşa Camii dikdörtgen planlı, derinlemesine sahan düzenlemeli, ahşap sütunlu ve düz dam örtülü Anadolu Selçuklu dönemi Ulu Camii planında yapılmıştır.
Malkara İlçesi 14 Kasım caddesinde Hüseyin Köse İlköğretim Okulu’nun yanında yer alır. 1406 tarihinde Hacerzade İbrahim bey tarafından yaptırılmıştır. Yapının mimarı belli değildir. Bu cami Balkan Savaşında ve depremlerde büyük hasara uğramıştır. Cami restore edilmiş, eski durumuna çok yakın hale getirilmiş ve 15 Ekim 1971 tarihinde ibadete açılmıştır. Yapı tamamen düzgün kesme taş malzemeden cephesinde mermer malzeme de kullanılmak suretiyle tek kubbeli mescit planında yapılmıştır. Minare; yapının kuzeybatı köşesinde yer alır. şerefe altına kadar olan kısmı orijinaldir. Şerefe ve üst kısmı 1970 yılında tamir görmüştür. Sekizgen minare kaidesinin üç yüzü duvar içinde kalmış olup, beş yüzü dışarıdan görülebilmektedir. Her yüzde Bursa kemeri tabir edilen sepet kulpu kemer süs unsuru olarak kullanılmıştır. Oluklu bir gövde üzerinde mukarnas altlıklara sahip şerefe ve üzerinde de bodur bir petek kısmı, külah, madeni alan yükselir.
1927 yılından önce şehrin cadde ve sokakları daracık olup cadde ve sokak başlarında fenerler içerisinde numaralı teneke gaz lambaları yanardı. Sokakları Arnavut kaldırımıydı. Fenni kanalizasyon yoktu, eski künk borular vardı. Caddeler yangın vs. sebebiyle şehrin 3. valisi Arif Hikmet Bey'in çabaları ile bugünkü halini alabilmiştir. Bugünkü Muratlı caddesinin başı 1927 yılında yapılan kamulaştırma sonucu açılmıştır. Kente elektrik 30.11.1930 tarihinde Belediye başkanı Ekrem Bey'in zamanında getirilmiştir. İlk su şebekesi de ondan sonra yapılmaya başlanmıştır.Mahmut Sümer “Tekirdağ'ın Eski Günleri isimli eserinde eski kayıtlara göre şehrin çeşitli mahallelerinde 4.414 evle 981 dükkanın ve 278 zahire deposunun mevcut olduğunu belirtmektedir. Günümüzde ise tescil kaydı devam eden 260 kadar sivil mimarlık örneği ile 63 anıtsal eser vardır.Tekirdağ'ın eski kent dokusu ve sokaklarının oluşumunda başlıca etmenleri şöyle sıralayabiliriz.
Eski Tekirdağ evlerinde, Türk aile geleneğinin etkileri görülür. Bunun en önemli örneği, büyük evlerin mekan olarak haremlik ve selamlık diye ayrılmasıdır.Büyük ailelerin bir arada yaşama geleneği nedeniyle iki üç kuşak birarada otururdu. Evler de bu ihtiyaca göre düzenlenmiştir.Kışlık yiyecekleri hazırlanarak saklanması ve diğer ihtiyaçlar içinde zengin katlar düzenlenmiştir. Buraları yaşama alanı olarak da kullanılırdı. Bazen ailelerin ihtiyaçlarına göre hayvanlar için barınak olarak kullanılmıştır.Evlerin büyüklüğü ve tezyinatı ailenin ekonomik gücüne göre düzenlenmiştir. Varlıklı kimseler evin iç ve dış yüzüne yağlı boya ile boyatmışlardır. Eski Tekirdağ halkı zevk sahibidirler. Halkın bu özelliğini evlerin cephesindeki tahta süsler yansıtmaktadır. Akşamları büyük havuzlu ve her cins çiçekli bahçelerde yapılan zevk ve sefalar, düğün ve hamamlardaki eğlenceler sosyal hayatın bir parçasıdır.
İlimiz el dokuma sanatının yaşatıldığı Karacakılavuz Kasabası merkez ilçeye 32 km. uzaklıktadır. Karacakılavuz köyü dokumalarından yola çıkarak Karacakılavuz köyünün kökeni araştırıldığında, köklerinin Orta Toroslara dayandığı işledikleri motiflerden anlaşılmaktadır. Karaman oğlu beyliği sınırlarında yaşayan Karacakılavuzluların dedeleri Türklerin Trakya'yı ele geçirmelerinden sonra Fatih Sultan Mehmet döneminde (15. Y.Y. ilk yarısı) Toroslardan alınarak Balkanların Türkleştirilmesi amacıyla Balkanlara yerleştirilmişlerdir. Dokumacılığa Balkanlarda da devam eden Karacakılavuzlular daha sonra Tekirdağ topraklarına yerleşmişlerdir. Dokumalarının çoğunluğunda Anadolu motifleri bulunan Karacakılavuz dokumalarında ara motifleri olarak Balkan motiflerine de rastlanmaktadır. Bu nedenledir ki Karacakılavuz dokumaları toplumların yaşadıkları yörelerin izlerini taşımasının da ne kadar önemli rol oynadığını ortaya koymaktadır.